Bazen sadeliğin daha fazla şey anlattığı doğrudur. Hatta belki çok daha fazlasını anlatır. Big Bang Integral Tourbillon Full Sapphire modeliyle Hublot, füzyon sanatı anlayışını görkemli bir şekilde taçlandırıyor. Safirden yapılan yeni bir entegre bilezik ve kasa. Bu başarı, Hublot'nun safir ile çalışarak elde ettiği teknik becerileri ve olağanüstü uzmanlığı bir kez daha kanıtlıyor.
7 Nisan 2021 - Bazıları için bu, doğal bir geliştirme. Diğerleri için ise tam bir aykırılık. Ortaya çıkan sonuç, ikisini de kapsıyor. Big Bang Integral Tourbillon Full Sapphire, köklü bir geleneğin meyvesi. Tohumları, 2016'da üretilen ilk safir saat olan Big Bang Unico Sapphire ile atılmıştı. Hublot bu modelle, çok sert malzemelerin işlenmesi konusunda geliştirdiği ustalığını, safir saatler içeren olağanüstü seriler oluşturmak için kullanmıştı. Hublot günümüzde bu sınırları daha da zorlayarak, tamamen safirden yapılan entegre kasa ve bileziğe sahip ilk Big Bang modelini tanıtıyor. Hem doğal bir (d)evrim, hem de yüksek teknolojili bir başarı bu.
"Böylesi sıra dışı bir tasarım için safir köprülere sahip yeni Automatic Tourbillon mekanizmayı tercih ettik. Şeffaflığı, büyüleyici bir şölen yaratıyor. Entegre kasa ve bileziğin tamamen safirden yapılması imkânsız gibi görünüyordu. Ancak safir konusunda mükemmel ustalığa sahip olan, safiri endüstriyelleştirip üretime uygun hale getiren ilk markaydık. İlk safir kasamızı üretebilmemiz beş yılımızı aldı. Bilezik için de benzer bir süre harcadık. Hem safir ile üretim yapmak hem de bu iki öğeyi entegre etmek, Hublot ekiplerinin yürüttüğü derinlikli çalışmaların zirvesini simgeliyor. Malzeme tarihindeki bu yeni bölümün ilk satırlarını yazmaktan gurur duyuyoruz."
- Ricardo Guadalupe, HUBLOT CEO'su
Bazen saatlerin belirli ayrıntılarını saat üreticilerinden başka kimse bilmez. Tamamen safirden yapılan kasa ve bilezik ile mekanizma ve kasanın birleşim yerleri gibi saate ait tüm sırlar gözler önüne seriliyor ve tüm öğeler görünür halde.
Yeni Big Bang Integral Tourbillon Full Sapphire modelinin kasası, Automatic Tourbillon mekanizmayı muhafaza edebilecek şekilde tamamen yeniden tasarlandı. Amaç, görünür haldeki vidaların neredeyse tamamını kaldırmak, kasayı safir bilezik ile entegre edebilmek için genel geometrisini iyileştirmek, safir bileziğin takılabileceği yeni bir kasa profili geliştirmek ve havada asılı hissini verebilmek için köprüler ve ana plakalar üzerinde yeniden çalışmaktı. Hublot ayrıca ışığın her bileşenden geçebilmesi için en basite indirgenmiş parçalar ve ekler geliştirdi. Böylece kasa, beşi tamamen safirden yapılan 37 bileşenden oluştu.
Bilezik tasarımı da zorlu bir işti: Kasadaki 165 bileşenden 22'si safirden yapıldı. Her bileşen, kendine özgü bir endüstriyel süreçten geçti. Bileşenlerin üçte biri, kasanın şeffaflığıyla benzersiz bir uyum sağlamak ve esneklik sunmak için özel olarak tasarlandı. Hublot'nun geliştirdiği titanyum parçalar, bilezik bağlantı parçalarının dışına taşmamaları için ciddi ölçüde kısaltıldı. Bu yaklaşım, marka için ve muhtemelen saatçilik sektörü için bir ilkti.
Modelde mekanizma olarak da tamamen markanın kendi bünyesinde tasarlanan ve üretilen HUB6035 otomatik mekanizma kullanıldı. Saat 12 pozisyonundaki mikro rotor ve saat 6 pozisyonundaki tourbillon arasında mükemmel bir denge kuran mekanizma, bu yeni Big Bang modeline özgü olmak üzere şeffaf safirden üç köprüye sahip. Bileşenler gerçekten havada asılı gibi görünüyor. Her bir çark sistemi, kadrandan gelen ve diğer taraftaki iskelet mekanizmadan geçip giden ışıkla yıkanıyor ve ışık ilk kez tüm yönlerden Big Bang Integral Tourbillon Full Sapphire'ın kalbine dokunuyor. Işık yayılıyor, kırılıyor, yansıyor, bükülüyor ve dönüyor. Işık parçaları bileği sarmalıyor.